Kilitli Oda Paul Auster

Kilitli Oda

Paul Auster  

Bir çocukluk arkadaşı... Tek bir mektupla, geçmişten çıkıp gelmiş bir çocukluk arkadaşı, bir kâbus gibi, bir lanet gibi üstüne çökerse insanın... peşine düşüp izini kovalamaktan başka seçenek bırakmazsa insana... böylece bütün hayatına hükmetmeye başlarsa ne yapar insan? Ondan kurtulmanın tek yolu onu bulmak olduğunda, ama attığı her adımda kendini daha da içinden çıkılmaz bir karmaşanın içinde bulduğunda, aklını kaybetme, çözülme noktasına geldiğinde ne yapar insan? Ötekine ulaşmak için, onun geçmişini deşmeye başlayıp, giderek daha derinlere indikçe orada bulacağı öteki midir, kendisi midir? Yoksa ne kendisi ne öteki midir? Parça Açılış bölümü, Cam Kent, s. 7-16 Her şey bir yanlış numarayla başlamıştı; gecenin sessizliğinde telefon üç kez çalmış ve adamın biri ona başka birisiyle görüşmek istediğini söylemişti. Çok daha sonra, başına gelenleri düşünebilecek duruma geldiğinde, rastlantıdan başka hiçbir şeyin gerçek olmadığı sonucuna varacaktı. Gel gelelim bu çok sonra oldu. Başlangıçta yalnızca olay ve onun sonuçları vardı. Olayların farklı gelişip gelişemeyeceği ya da her şeyin bu yabancının ağzından çıkan ilk sözcükle önceden belirlenmiş olup olmadığı değil sorun. Sorun öykünün kendisi; bir anlamı var mı yok mu, onu da öykü anlatamaz. Quinn'e gelince, bizi oyalayacak pek bir şey yok. Kimin nesidir, nerelidir, ne iş yapmaktadır, bunların hiç önemi yok. Örneğin, otuz beş yaşında olduğunu biliyoruz. Bir zamanlar evliymiş, üstelik baba da olmuş; karısıyla oğlunun artık hayatta olmadıklarını biliyoruz. Kitap yazdığını da biliyoruz. Aslını söylemek gerekirse, polisiye roman yazmış. William Wilson takma adıyla yazdığı bu romanlardan yılda bir tane ... Yazar hakkında 1947'de Newark'ta doğdu. Büyükbabası Amerika'ya gelen ilk nesil Yahudi göçmenlerindendi. Columbia Üniversitesi'nde karşılaştırmalı edebiyat masteri aldıktan sonra, 1970' te, bir petrol tankerinde altı ay gemici olarak çalıştı. Biriktirdiği parayla Fransa'ya gitti; dört yıl boyunca şiir yazıp çeviriler yaptı. New York'a döndükten sonra dört ince cilt halinde yayımladığı şiirlerini kendi deyişiyle şairlerden başka kimse okumadı. 1979, Auster için bir dönüm noktası oldu. Bu tarihte yürümeyen bir evliliği, küçük bir oğlu ve kıt bir geliri olan, maddi ve manevi açıdan tıkanmış yazarın babası öldü, evliliği bitti, yalnız kaldı ve babasından kalan miras sayesinde kendini yazmaya adadı. Önce babası Samuel Auster üzerine bir anı kitabı yazdı: Portrait of an Invisible Man ("Görünmez Bir Adamın Portresi"). Bu kitap 1982'de The Invention of Solitude (Yalnızlığın Keşfi, Can Yay., 1991, çev. İlknur Özdemir) romanının ilk bölümü olarak yayımlandı. Aynı yıl, kendisi gibi yazar olan Norveç asıllı Siri Hustvedt ile evlendi. Bugünkü ününe City of Glass, 1985 (Cam Kent, Metis Yay., 1993, çev. Yusuf Eradam), Ghosts, 1986 (Hayaletler, Metis Yay., 1993, çev. Fatih Özgüven) ve The Locked Room, 1986 (Kilitli Oda, Metis Yay., 1993, çev. Yusuf Eradam)'dan oluşan New York Üçlemesi ile kavuşan Auster'ın eserleri 20 kadar dile çevrilmiş; Avrupa geleneğine, varoluşçu felsefeye yakınlıklarıyla ülkesi ABD'den çok Avrupa'da ses getirmişlerdir. Diğer eserleri (başlıca): In the Country of Last Things, 1987 (Son Şeyler Ülkesinde, Can Yay., 1992, çev. Armağan İlkin); Moon Palace, 1989 (Ay Sarayı, Can Yay., 1991, çev. Seçkin Selvi); Leviathan, 1992.


  • Dizi: Edebiyat Dizisi
  • Sayfa Sayısı: 128
  • Boyut: 13cm x 19cm