Yararcılık ve Pragmatizm Frederick Copleston

Yararcılık ve Pragmatizm

Frederick Copleston  

Yararcılık olarak bilinen dünya görüşü Fransız Aydınlanmasının ve İngiliz Görgücülüğünün özdekçi düşüncelerinin ahlak ve törellik alanında uygulanışıdır. Yararcılığın temel varsayımı insan doğasında haz ve acının belirleyiciliği ve evrensel bencilliktir. Birey davranışında özgür değil ama tutkularının kölesidir. Ahlak felsefesi ya da törebilim buna göre Bentham tarafından “insanların eylemlerini çıkarları söz konusu olanlar payına olanaklı en büyük mutluluk niceliğini üretmeye yönlendirme sanatı” olarak tanımlanır. İnsanın tüm düşüncesini ve davranışını fiziksel terimlerde açıklayan bu kuramda a priori ‘doğal hak’ kavramı ya da evrensel ‘insan hakları’ kavramı yalnızca bir aldatmaca, bir uydurma olarak görülür. Duyusal dürtüleriyle davranan birey yalnızca kendi çıkarını arar, bencildir. Böyle bireylerden oluşan bir toplumun her üyesi atomik, yalıtılmış bir kendiliktir. Böyle bireylerin aralarındaki biricik ilişki biçimi zorunlu çıkar ilişkisidir ve ortaya çıkması kaçınılmaz olan çıkar çatışmalarında kazanan yan güçlü olan yandır. Bu bireylerden oluşan toplumun dağılmamak için, yokolmamak için doğal olarak bir düzenleme ve denetime gereksinimi vardır. Ama bu durumda kurumsallaşan yasa, yani devlet evrensel istencin anlatımı olmak yerine güçlünün istencinin dayatılması olacaktır. Nitekim modern tarihte mülksüzler, azınlıklar ve kadınlar politik süreçten dışlanmış ve söz hakkı güçlünün olmuştur. Bu yolda belirlenen yasanın üzerinde bir doğal yasa (insan hakları) yoktur. İnsanların yalnızca insan olmalarından gelen geri alınamaz evrensel haklarının olduğunu doğrulayabilmek için, herşeyden önce insanda içgüdüsel dürtülerin ötesinde duygu ve düşünce yetilerinin olduğunun, insanların çıkarsızca sevgi duyabildiklerinin, iyi ve kötüyü çıkarsızca ayırdedebilecek bir duyunç taşıdıklarının doğrulanması gerekir. Oysa iyiyi yararlı olana, ve yararlı olanı haz verici olana eşitleyen yararcılık ve pragmatizm için “çıkarları söz konusu olan insanlar payına en büyük sayının en büyük mutluluğuna” ulaşmanın her yolu geçerlidir—bu yol kendinde ne denli eğri, ne denli kötü olursa olsun. Bu çözümlemeden yola çıkıldığında, düşünce haz ve acının hizmetinde olmalıdır, ve görevi toplumsal yapıyı daha düzenli, daha tahmin edilebilir ve gerektiğinde daha kolay denetlenebilir kılmak için kimi düzeltmeler sağlayabilmektir. Bu pragmatik düşünce yapısı içersinde kapitalizmin daha pürüzsüz işlemesi için gereken ince ayarlar yapılabilir, bir laissez faire politikasının önündeki duyunç engelleri çürütülebilir. Kendileri East India Company’nin üst düzey memurları olan yararcılardan gelen felsefi destekle, Avrupa ‘insanlığın’ yararı için sömürgeciliği, ‘insanlığın’ ilerlemesi için köleciliği savunabilir ve uygulayabilir, ve yüreğinde en ufak bir kuşku taşımaksızın kendi haklılığı için derin bir inanç duyabilirdi. İçindekiler BÖLÜM I YARARCI DEVİM (1) 1. Giriş Notları 2. Bentham’ın Yaşamı ve Yazıları 3. Benthamizmin İlkeleri ve kimi eleştirel yorumlar 4. James Mill’in Yaşamı ve Yazıları 5. Başkacıllık ve Çağrışımcı Ruhbilim, Mill’in Mackintosh’a karşı polemiği 6. Anlık Üzerine James Mill 7. Benthamit Ekonomi üzerine Yorumlar BÖLÜM II YARARCI DEVİM (II) 1. J. S. Mill’in Yaşamı ve Yazıları 2. Mill’in Yararcı Törebilimi Geliştirmesi 3. Yurttaş Özgürlüğü ve Hükümet Üzerine Mill 4. Ruhbilimsel Özgürlük BÖLÜM III J. S. MILL: MANTIK VE GÖRGÜCÜLÜK 1. Giriş Notları 2. Olgusal ve Sözel Adlar ve Önermeler 3. Matematiğin Doğası 4. Tasımlı Uslamlama 5. Tümevarım ve Doğanın biçimdeşliği ilkesi 6. Nedensellik Yasası 7. Deneysel İnceleme ve Tündengelim 8. Ahlak Bilimlerinde Yöntem 9. Duyumların Kalıcı Bir Olanağı Olarak Özdek 10. Anlık Çözümlemesi ve Solipsizm Hortlağı 11. Din ve Doğal Tanrıbilim Üzerine Mill BÖLÜM IV GÖRGÜCÜLER, BİLİNEMEZCİLER, OLGUCULAR 1. Alexander Bain ve Çağrışımcı Ruhbilim 2. Yararcılık Üzerine Bain 3. Henry Sidgwick’in Yararcılık ve Sezgiciliği Birleştirmesi 4. Charles Darwin ve Evrim Felsefesi 5. T. H. Huxley; Evrim, Törellik ve Bilinemezcilik 6. Bilimsel Özdekçilik ve Bilinemezcilik; John Tyndall ve Leslie Stephen 7. G. J. Romanes ve Din 8. Olguculuk; Comtist Kümeler, G. H. Lewes, W. K. Clifford, K. Pearson 9. B. Kidd; Kapanış Sözleri BÖLÜM V HERBERT SPENCER’IN FELSEFESİ 1. Yaşam ve yazılar 2. Felsefenin Doğası ve Temel Kavramları ve İlkeleri 3. Genel Evrim Yasası: Evrim ve Çözülmenin Almaşıklığı 4. Toplumbilim ve Politika 5. Göreli ve Saltık Törebilim 6. Dinde ve Bilimde Bilinemeyen Öğe [Unknowable] 7. Son Yorumlar KISA BİR KAYNAKÇA NOTLAR SÖZLÜK DİZİN Parça BÖLÜM I YARARCI DEVİM (1) 1. Giriş Notları DAVID HUME’UN klasik İngiliz görgücülüğünün doruğunu temsil eden felsefesi Thomas Reid ve izleyicileri payına diri bir tepki uyandırdı.1 Gerçekten de, Üniversiteler söz konusu olduğu ölçüde ondokuzuncu yüzyılın ilk onyıllarında İskoç Okulu denilen akım biricik yaşayan ve güçlü düşünce devimiydi. Daha ötesi, gerçi bu arada kimi ciddi saldırılara uğramış ve ilk dinçliğini yitirmiş olsa da, Üniversitelerdeki yeri sonunda görgücülük tarafından olmaktan çok idealizm tarafından alındı. Bununla birlikte, Reid’in Hume üzerine saldırısıyla görgücülüğün ölümcül bir duruma düştüğünü, ve J. S. Mill tarafından yeniden yaşama döndürülünceye dek bu konumda kaldığını sanmak büyük bir yanılgı olacaktır. Felsefe Üniversitelere sınırlı değildir. Hume’un kendisinin hiçbir zaman akademik bir kürsüsü olmadı, gerçi bunun onun payına çaba yoksunluğundan kaynaklanmadığını itiraf etmek gerekse de. Ve görgücülük, Reid ve izleyicilerinin saldırısına karşın yaşamını sürdürdü, gerçi önde gelen temsilcileri üniversite profesörleri ya da eğiticileri olmasa da. Yararcı devim olarak bilinen ondokuzuncu-yüzyıl görgücülüğünün ilk evresinin Bentham’la başladığı söylenebilir. Ama etkisinin kendisini o zaman duyurması ölçüsünde doğal olarak onu ondokuzuncu yüzyılın erken döneminin bir felsefecisi olarak düşünme eğiliminde olmamıza karşın, Hume’un ölümünden yirmi-sekiz yıl önce, 1748’de doğdu. Ve çalışmalarından bir bölümü onsekizinci yüzyılın son üç onyılında yayımlandı. Bu yüzden, eğer onsekizinci yüzyıl görgücülüğü ile ondokuzuncununki arasında göze çarpar bir süreklilik öğesi bulursak bu şaşırtıcı birşey değildir. Örneğin Hume’un uyguladığı indirgemeci çözümleme yöntemi, yani bütünün parçalarına, karmaşığın yalın ya da ilkel öğelerine indirgenmesi, Betham tarafından sürdürüldü. Bu James Mill’in felsefesinde görülebileceği gibi ‘kendi’nin fenomenalistik bir çözümlemesini getirdi. Ve ansal yaşamın yalın olduğu ileri sürülen öğelerinden yeniden kuruluşunda çağrışımcı ruhbilim den yararlanıldı. Bu ruhbilim, Hume’un düşüncelerin çağrışımı ilkelerini kullanmasını bir yana bıraksak bile, onsekizinci yüzyılda örneğin David Hartley2 tarafından geliştirilmişti. Gene Hükümet Üzerine Parça’nın [Fragment on Government] ilk bölümünde Bentham, İnsan Doğası Üzerine İnceleme’de Hume’un bir toplumsal sözleşme ya da bağıt kurgusunu nasıl yıktığını ve nasıl tüm erdemin yararlık üzerine dayandığını gösterdiğini gördüğünde kafasında çakan ışık için Hume’a olan borcunu açıkça belirtti. Kuşkusuz, Bentham aynı zamanda Fransız Aydınlanmasının düşüncesi ve özellikle Helvétius’unki3 tarafından da etkilenmişti. Ama bu hem yöntem hem de kuram bakımından Büyük Britanya’da onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyıllardaki görgücü devimler arasında dikkate değer bir süreklilik öğesi olduğu olgusunu değiştirmez. Ama bir kez süreklilik öğesi ayrımsandığında dikkat vurgudaki önemli ayrıma çekilmelidir. En azından geleneksel olarak temsil edildiği biçimiyle İngiliz görgücülüğü başat olarak insan bilgisinin doğası, erimi ve sınırlarıyla ilgiliyken, yararcı devimin bakış açısı ise özsel olarak kılgısaldı, ve yasal, cezasal ve politik reforma yönelikti. Klasik görgücülükte bilgi kuramının rolü üzerine vurgunun aşırıya götürülebileceği doğrudur. Örneğin Hume bir insan doğası biliminin gelişimiyle ilgileniyordu. Ve birincil olarak bir ahlak felsefecisi olduğu ileri sürülebilir, ve gerçekten de ileri sürülmüştür.4 Ama Hume’un başlıca amacı ahlaksal yaşamı ve ahlaksal yargıyı anlamak iken, Bentham’ın ana kaygısı herkesce kabul edilen ahlaksal düşünceleri ve yasal ve politik kurumları, onları iyileştirmeyi gözönünde bulundurarak yargılamak için ölçüt sağlamaktı. Belki de Marx’ın ünlü önesürümünü buraya uygulayabilir ve Hume birincil olarak dünyayı anlamakla ilgilenirken Bentham’ın birincil olarak onu değiştirmekle ilgilendiğini söyleyebiliriz. Bu iki insandan gerçekten de çok daha büyük felsefeci olanı Hume’du. Ama Bentham’ın kendi buluşu olmayan belli düşünceleri yakalama, onları geliştirme ve toplumsal reform için bir silah ya da araç kalıbına dökme yeteneği vardı. Dar bir anlamda Benthanizm, ve genelde yararcılık, geleneğin ağırlığına karşı ve şimdi sıklıkla Kodomanlar [Establishment] olarak adlandırılan şeyin kazanılmış çıkarlarına karşı orta sınıftaki liberal ve köktenci öğelerin tutumunu açıklıyordu. Fransız devrimi ile ilişkilendirilen aşırılıklar İngiltere’de güçlü bir tepki uyandırdı. Bu tepki Edmund Burke ’in (1729-1797) vurguyu toplumsal dinginlik ve gelenek üzerine getiren düşüncelerinde dikkate değer bir anlatım buldu. Ama en azından Napolyon Savaşlarından sonra köktenci reform devimi etkisini daha kolay duyurabilmeyi başardı. Ve bu devimde yararcılık yadsınamayacak bir tarihsel önem taşır. Bir ahlak felsefesi olarak irdelendiğinde aşırı yalınlaştırılmıştır ve yersiz ya da zor soruların üzerinden dokunmadan geçer. Ama aşırı yalınlaştırılmış ırasının, en azından yüzeysel bir durulukla birlikte alındığında, toplumsal ve politik alanlarda kılgısal reformaları güvenceye alma çabasında bir araç olarak kullanılmasını kolaylaştırdığı açıktır. Ondokuzuncu yüzyıl boyunca Büyük Britanya’da toplumsal felsefe birbirini izleyen pek çok evreden geçti. İlkin, Bentham’ın adıyla bağlanan ve daha onsekizinci yüzyılın kapanış onyıllarında onun tarafından anlatılmış olan felsefi köktencilik vardı. İkinci olarak J. S. Mill tarafından değiştirilmiş, genişletilmiş ve geliştirilmiş olarak Benthamizm geldi. Ve üçüncü olarak, ondokuzuncu yüzyılın son parçasında ortaya çıkan idealist politik felsefe bulunuyordu. ‘Yararcılık’ terimi ilk iki evreyi içerir, hiç kuşkusuz üçüncüyü değil. Yararcılık toplumun gönencini amaçlıyor olsa bile bakış açısı bireyciydi; buna karşı idealist politik kuramda hem Yunan hem de Alman düşüncesinin etkisi altında öne çıkan şey örgensel bir bütünlük olarak Devlet ideası oldu. Bu ve izleyen bölümler Bentham’dan J. S. Mill’e dek yararcılığın gelişmesinin kapsamlı bir açıklamasına ayrılacaktır. İkincinin mantık, bilgi-kuramı ve varlık-bilim alanlarındaki kuramları sonraki bir bölümde ayrı olarak tartışılacaktır. 2. Bentham’ın Yaşamı ve Yazıları Jeremy Bentham 15 Şubat 1748’de doğdu. Parlak bir çocuktu ve dört yaşında Latin gramerini öğrendi. Westminster Okulu ve Oxford Üniversitesinde eğitim gördü, ama bunların ikisinde de aradığını bulamayınca babası tarafından bir Baro kariyerine hazırlandı. Ama sonunda düşünce yaşamını avukatlık yaşamına yeğledi, ve zamanının tüze biliminde, ceza yasasında ve politik kurumlarında üzerlerinde düşünülecek çok şey buldu. Sorunu yalın terimlerde koyarsak şu çizgilerde sorular soruyordu. Bu yasanın ya da şu kurumun amacı nedir? Bu amaç istenebilir mi? Eğer böyleyse, yasa ya da kurum gerçekten onun yerine getirilmesine katkıda bulunuyor mu? Kısaca, yasa ya da kurum yararlılık bakış açısından nasıl yargılanacaktır? Yasama ve politik kurumlara uygulanışında yararlılık ölçüsü Bentham için insanların ya da toplumun üyelerinin olanaklı en büyük sayısının daha büyük mutluluğuna götürme derecesiydi. Bentham’ın kendisi böyle yorumlanan yararlılık ilkesini Joseph Priestley (1733-1804) tarafından yazılan Hükümet Üzerine İnceleme’yi (1768) okurken bulduğunu bildirir. Priestley genel bir anlatımla herhangi bir Devletin tüm işlerinin ona göre yargılanacağı ölçünün Devletin üyelerinin çoğunluğunun mutluluğu olduğunu bildiriyordu. Ama törebilimi ele alırken Hutcheson en büyük sayının en büyük mutluluğuna götüren eylemin en iyisi olduğunu önceden bildirmişti.5 Gene suçlar ve cezalar üzerine ünlü incelemesinde (Dei delitti e delle pene, 1764) Cesare Beccaria (1738-94) olanaklı en büyük sayı arasında paylaştırılan en büyük mutluluktan söz etmişti. Hume’un felsefesinde yararcı öğeler vardı ve örneğin “kamu yararı türenin biricik kökenidir”6 diyordu. Ve şimdiden belirtildiği gibi Bentham’ı güçlü biçimde etkilemiş olan Helvétius yararcı ahlak kuramı ve bunun toplumun reformuna uygulanmasında bir öncüydü. Başka bir deyişle Bentham yararlılık ilkesini keşfetmemişti: onun yaptığı bunu hem ahlakın hem de yasamanın temel ilkesi olarak belirtik biçimde ve evrensel olarak açımlamak ve uygulamaktı. Bentham başlangıçta birincil olarak yasal ve cezasal reformla ilgilendi. Başlangıçtaki tasarlarının içine İngiliz anayasasında köktenci değişiklikler girmiyordu. Ve hiç bir zaman genel olarak demokrasinin coşkulu bir savunucusu olmadı. Yani, halkın kutsal yönetme hakkına, bir saçmalık olarak gördüğü genelde doğal haklar kuramına taşıdığından daha fazla inanç duymadı. Ama ilkin egemenlerin ve yasamacıların, amaçlarına ulaşmak için doğru araçlar konusunda ne denli kafaları karışmış ve yanılgı içinde olsalar da gerçekten ortak iyiyi aradıklarını düşünürken, zamanın gidişi içinde egemen sınıfın öz-çıkarın güdümünde olduğu kanısına vardı. Yasal, cezasal ve ekonomik reform üzerine kendi tasarlarına gösterilen ilgisizliğin ve karşıtlığın bu vargıya ulaşmasına yardımcı olduğunda kuşku yoktur. Böylece başka değişikliklerin bir öngereği olarak politik reformun savunuculuğunu yapmaya başladı. Ve sonunda tekerkin ve Lordlar kamarasının feshedilmesini, İngiltere Kilisesinin devletten ayrılmasını ve evrensel oy hakkı ve yıllık parlamentoların getirilmesini önerdi. Politik köktenciliği genelde geleneğe hiçbir saygısının olmaması olgusu tarafından kolaylaştırıldı. Burke’ün İngiliz anayasası üzerine görüşünü paylaşmaktan çok uzaktı; ve tutumu gelenekten rahatsız olan ve yalnızca us egemen olabilseydi herşeyin en iyi olacağı inancını taşıyan Fransız filozoflarının7 görüşlerine çok daha yakındı. Ama başından sonuna dek demokrasinin kendine özgü kutsal bir doğası olduğu konusunda herhangi bir inanca değil ama yararlılık ilkesine başvurdu. Ne de Bentham birincil olarak insancıl düşüncelerden etkilendi. Zaman zaman Hıristiyan inançları temel alan ve zaman zaman Hıristiyanlığa hiçbir belirtik gönderme taşımayan insancılık ondokuzuncu yüzyıl boyunca Büyük Britanya’daki toplumsal reform deviminde kuşkusuz çok önemli bir rol oynadı. Ama gerçi örneğin zamanının aşırı ölçüde sert ceza yasasına karşı ve tutukevlerinin utanılacak durumuna karşı savaşımlarında Bentham’ın sıklıkla gerçekten insancıl duygunun da önereceği değişimleri istemiş olmasına karşın, öfkesini birincil olarak uyandıran şey ceza dizgesinin usdışılığı, amaçlarına ulaşmada ve ortak iyiye erişmedeki yetersizliği olarak gördüğü şeydi ve kuşkusuz bunda haklıydı. Bunu söylemek kuşkusuz onun insanlığa karşı duyarsız denebilecek biri olduğunu söylemek değildir. Bu, birincil olarak ceza dizgesinin kurbanlarına duyduğu şefkat tarafından değil ama dahaçok dizgenin “yararsızlığı” tarafından eyleme geçirildiğini söylemektir. Bir yürek ya da duygu insanı olmaktan çok bir us ya da anlayış insanıydı. 1776’da Bentham kendi adını kullanmaksızın Hükümet üzerine Parça’yı [Fragment on Government] yayımladı; burada ünlü avukat Sir William Blackstone’a (1723-80) bir toplumsal bağdaşma ya da sözleşme kurgusu kullandığı için saldırdı. Çalışma hemen başarıya ulaşmadı, ama Bentham’a 1781’de Lord Shelburne’un ve daha sonra Temmuz 1782’den Şubat 1783’e dek Başbakan olan Landsowne Markisinin dostluğunu kazandırdı. Ve Shelburne aracılığıyla felsefeci başka pekçok önemli insanla karşılaştı. Aynı zamanda Shelburne’un oğlunun öğretmeni olan Étienne Dumont ile dostluk kurdu. Dumont çok sayıda yazısının yayımlanmasında değer biçilmez bir yardım sağlayacaktı. Bentham seyrek olmamak üzere elyazmalarını tamamlanmadan bırakır ve başka bir konuya geçerdi. Ve yazılarından pek çoğu arkadaşlarının ve izleyicilerinin aracılığıyla yayımlandı. Zaman zaman ilk kez Fransızca’da çıktılar. Örneğin 1793’te yazılan Politik Ekonomi Elkitabı’nın [Manual of Political Economy] bir bölümü 1798’de Bibliothèque britannique’de çıktı; ve Dumont kendi Théorie des peines et des récompenses’sinde (1811) çalışmadan yararlandı. Bentham’ın çalışması İngilizce’de ilk kez John Bowring’in onun çalışmalarını düzenlediği Yapıtlar’da [Works] (1838-43) yayımlandı. Bentham’ın Tefeciliğin Savunusu [Defence of Usury] 1787’de ve önemli çalışması Ahlak ve Yasama İlkelerine Giriş [Introduction to the Principles of Morals and Legislation] 1789’da çıktı.8 Giriş’in çok sayıda daha öte inceleme için bir hazırlık ve şema olması amaçlanmıştı. Böylece Bentham’ın Politik Taktikler Üzerine Makale’si [Essay on Political Tactics] bu şemada bir bölüme karşılık düşüyordu. Ama gerçi bu makalenin bir parçası 1789’da Abbé Morellet’ye gönderilmiş olsa da çalışma ilk kez Dumont tarafından 1816’da9, yaklaşık 1791’de yazılan Anarchical Fallacies ile birlikte yayımlandı. 1791’de Bentham Panopticon denilen örnek bir tutukevi şeması yayımladı. Ve böyle bir kurumun onun desteği altında kurulması amacıyla Fransız Ulusal Meclisine başvurarak işin yönetimi için ücretsiz olarak çalışmayı önerdi. Ama gerçi Bentham’ın Meclis tarafından izleyen yıl yurttaşlık sanı verilen yabancılardan biri olmasına karşın önerisi ilgi uyandırmadı.10 İngiliz hükümetini örnek bir tutukevi şemasını uygulamaya geçirme konusunda razı etmek için benzer çabalar başlangıçta daha başarılı olacak gibi göründüler. Ama sonunda başarısız oldular, bunun bir nedeni Kral III. George’un entrikalarıydı, en azından Bentham böyle olduğuna inanmayı yeğliyordu. Bununla birlikte, 1813’te Parlamento felsefeciye Panopticon şemasında yaptığı harcamaları karşılamak için oldukça yüklü para verilmesini kabul etti. 1802’de Dumont Traités de législation de M. Jérémie Bentham başlıklı bir çalışma yayımladı. Bunun bir bölümü Bentham’ın kendisinin kimilerini başlangıçta Fransızca’da yazdığı yazılardan ve bir bölümü de Dumont tarafından felsefecinin düşünceleri konusunda hazırlanan bir özetten oluşuyordu. Ve çalışma Bentham’ın ününün yükselmesine büyük katkıda bulundu. Bu ilkin dışarda İngiltere’de olduğundan daha belirgindi. Ama zamanın gidişi içinde felsefecinin yıldızı kendi ülkesinde bile parlamaya başladı. 1808’den başlayarak James Mill onun izleyicisi ve öğretilerinin yayıcısı oldu. Ve Bentham kendilerini Benthamizmin ilkelerine adamış bir gurup köktencinin arkatasar önderi ya da esinlendiricisi denebilecek bir konuma geldi. Mill 1812’de Bentham’ın yazılarından kimilerinin bir uyarlaması olarak bir Kanıt Gerekçesi Üzerine Ön Görüş [Introductory View of the Rationale of Evidence] yayımladı. Yazıların Fransızca bir uyarlaması Dumont tarafından 1823’de Traité des preuves judiciaires başlığı altında yayımlandı; ve bu çalışmanın bir İngilizce çevirisi 1825’te çıktı. Bentham’ın tüze bilimi üzerine yazılarının James Mill’inkinde çok daha dolu beş ciltlik bir yayımı 1827’de J. S. Mill tarafından Yargı Kanıtının Gerekçesi [Rationale of Judicial Evidence] başlığı altında yayımlandı. Bentham aynı zamanda hem anayasa reformu sorularına hem de yasanın dizgesel olarak toparlanması [codification] konusuna da önem veriyordu. Kendine özgü tavrıyla, İngiliz yasasının kaotik durumu olarak gördüğü şeye dayanamıyordu. Parlamento Reformu Üzerine Sorular ve Yanıtlar’ı [Catechism of Parliamentary Reform] 1817’de çıktı, gerçi 1809’da yazılmış olsa da. 1817 yılı aynı zamanda Yasa Düzenlemeleri ve Kamunun Bilgilendirilmesi Üzerine Yazılar’ın [Papers upon Codification and Public Instruction] yayımını da gördü. Bentham 1819’da Açıklamalarla Köktenci Reform Tasarısı [Radical Reform Bill, with Explanations] başlıklı bir yazı ve 1823’de Bir Anayasa Düzenlemesinin Kılavuz İlkeleri’ni [Leading Principles of a Constitutional Code] yayımladı. Bu çalışmanın ilk cildi, ikinci cildin ilk bölümü ile birlikte, 1830’da çıktı. R. Doane tarafından düzenlenen bütün çalışma ölümünden sonra 1841’de yayımlandı. Bentham’ın bütün yayımlarını burada sıralamak olanaksızdır. Ama daha öte iki üç başlığın sözünü edebiliriz. Eğitim üzerine bir dizi yazı içeren Chrestomathia 1816’da çıkarken, izleyen yıl James Mill Bentham’ın acıları ve hazları eylemi başlatıcı yaylar olarak çözümlemekle ilgilenen Eylem Yayları Tablosu’nu [Table of the Springs of Action]11 kendi düzenlemesiyle yayımladı. Felsefecinin Görev Ahlakı Ya Da Ahlak Bilimi [Deontology or Science of Morality] ölümünden sonra 1834’te Bowring tarafından iki cilt olarak yayımlandı, ikinci cilt notlardan derlenmişti. Bentham’ın Yapıtlar’ının Bowring yayımından daha önce söz edildi.12 Felsefecinin yazılarının tam ve eleştirel bir yayımı henüz çıkmamıştır. Bentham 6 Haziran 1832’de öldü. Bedeninin bilimin yararı için incelenmesini isteyen bir vasiyet bırakmıştı. Bedeni Londra’da University College’de saklandı. Bu kolejin 1828’de kurulması büyük ölçüde Bentham’ın kendisinin de bir üyesi olduğu bir kümenin baskısının sonucuydu. Yüksek eğitimin yararlarını varolan iki üniversitenin hizmet veremediği insanlara genişletmek üzere tasarlanmıştı. Dahası, orada henüz Oxford ve Cambridge’de sürdürülmekte olan dinsel sınavlar olmayacaktı. -------------------------------------------------------------------------------- 1 Bkz. Bu Tarih,* Cilt V, s. 364-94. GERİ 2 Bkz. Bu Tarih, Cilt V, s. 191-3. GERİ 3 Bkz. Bu Tarih, Cilt V, s. 31-8. GERİ 4 Bkz. Bu Tarih, Cilt V, s. 260-3, 318-19 ve 342-3. GERİ 5 Bkz. Bu Tarih, Cilt V, s. 182. GERİ 6 An Enquiry concerning the Principles of Morals, 3, I, 145. GERİ 7 Helvétius’un yazılarının Bentham’ın anlığına etkisi şimdiden belirtilmiştir. d’Alembert ile yazıştığını ekleyebiliriz. GERİ 8 Bu çalışma 1788’de basılmıştır. GERİ 9 Bölümsel bir İngilizce metin 1791’de çıktı.GERİ 10 Bentham’ın kafasındaki tutukluların sonradan Jacobin terörünün kurbanları olmuş olan türden olmadıkları açıktır. Yeni Fransız Meclisine dönerken şimdi sonunda bulutlanmamış usun egemenliğinin başlıyor olduğu, felsefenin kendi yerini almakta olduğu umudunu taşıyordu. GERİ 11 Çalışma oldukça erken bir dönemde yazılmıştı. GERİ


  • Dizi: Felsefe Tarihi Dizisi
  • Sayfa Sayısı: 160
  • Boyut: 11cm x 19cm