Ziyan Hakan Günday

Ziyan

Hakan Günday  

'Beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. Adları da var. Ama onlar birer heykel. Çağırınca gelmiyorlar artık. Cennetin kapısını bekliyorlar. Karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! Öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sakalı var. Bizi saran tel örgüler beyaz angoradan örülmüş. Havası havlamayı bırakmış, ısırıyor. Beyaz ağzı etimizle dolu. Bu yüzden sessiz bir ayaz var. Saçaklardan sarkan mızrak dişleri ensemize saplanmış. Gazete kâğıdı gibi buruşmuş derimizde mor diş izleri, bekliyoruz.Cennetten kovulmayı. Bembeyazız. Soğuk. Donmak. Çözülmek. Tekrar donmak.Daha fazla hiçbir şeye gerek yok. Fiilleri çekmeye bile. Herkes kalsın yerinde. Bıraksınlar, yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. Yavaş yavaş sokayım dilimi derilerine. Aksın içlerine hayatımın zehri. Yirmi adet mermi. Muhteşem! Hepinizi geberteceğim! Ama hepinizi!'


  • ISBN: 9786051113302
  • Dizi: Türk Edebiyatı Dizisi
  • Sayfa Sayısı: 352
  • Boyut: 14 x 20 cm







Renkleri göremediğimde kokluyorum üzerinde çiçek tozları olan Yanılgılarımı. İşte o zaman çıkıyor aşkların tadı...

Sana bir ad bulmalıyım Adını çağırırken sana benden daha çok şey getirecek bir ad Başını bu adla çevirmelisin bana ve baktığında O ses beni anlatmalı, benim bilmediklerimi de anlatmalı Olmadıklarımı da

Korkmalısın. Çünkü acı bağımlılık yapar. Çünkü karaktersiz bir piç olmak bazen en kolayıdır.

Yüz seksen bir öğrenci. Yüz altmış yedisi erkek. Kızlar nerede? İlköğretim kanununa muhalefet. Kimin umurunda? Benim değil. Büyüyünce ne olacaksın, küçük çocuk? Öleceğim, a... koyayım! Geberip gideceğim! Doğru cevap, geçtin sınıfı!

Bulunduğumuz bölgeye, zor deniyordu. Zor bölge. Toprağın suçu değildi. Zor olan, üzerindekilerdi. Bitki ve hayvanlardan geriye kalanlar.

Kar tek verimli tohumdur. Nereye düşse orada bembeyaz ağaçlar biter.

Kar yağar. Gömene kadar. Yağmur yağar, boğana kadar. Rüzgar eser, ayaklarını yerden kesip savurana kadar. Dinlesen dünyayı, duyacaksın. İnsanoğlu insan, siktir git buradan! Ama inat edersin. Yaşayacaksın. Yer çekimi var. Gidecek bir yer yok. Sürekli olarak kovulduğun, seni yutmak için sarsılıp yarılan bu dünyada yaşamaktan başka çaren yok.

Her şeyin ölçüsü, onu ölçen insandı.

Gözlerimi ve kulaklarımı kapadım, diyordu. Artık istediğiniz kadar ihanet edebilirsiniz. Sizi görmüyor ve duymuyorum. Umurumda değilsiniz.