Otomatik Portakal Dost Körpe

Otomatik Portakal

Dost Körpe   Anthony Burgess  

Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum... Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. "Uqueer as as clockwork orange". Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya'da "canlı" anlamına gelen "orang" sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm... -Anthony Burges- Karabasan gibi bir gelecek atmosferi... Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess antikahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu "nadsat"ı... ve Stanley Kubrick'in muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir...   (Tanıtım Bülteninden)


  • ISBN: 9789944885690
  • Dizi: Öteki Çeviri Öykü-Roman-Deneme Dizisi
  • Sayfa Sayısı: 176
  • Boyut: 11 x 19 cm

Otomatik Portakal ile ilgili kitaplar




Serap Sancak 25/02/2018 14:05

Kitabın ana karakteri (anlatıcı) Alex on beş yaşındadır ve kendine özgü konuşma tarzına sahiptir aynı zamanda. Aslında Alex'i diğer arkadaşlarından ayıran en önemli özelliği de budur. Kitap aslında genel olarak üç bölümden oluşuyor diyebilirim. Başlangıç Alex hapse girmeden önceki zamanı, ikinci bölüm Alex'in yakalanmasını, son bölüm ise Alex'in Ludovico tekniği ile deneyimlerini ve serbest kalmasını içeriyor. Alex, çetesiyle İngiltere sokaklarında suç makinası gibi çalışıyor. Yaptıkları onu hiç üzmüyor ve asla pişman olmuyor. Bu anlamda Alex aslında korkunç bir karakter. Yaptıklarından ötürü hapishaneye düşüyor ve orada Ludovico tekniği ile (beyin yıkama ya da iğrendirme) iyileştirilmeye çalışılmasını da anlatıyor. Böylelikle Alex, örnek bir vatandaşa dönüşecek ve bu tekniğin bir örneği olacaktır. Bu anlamda kaçırılmaması gereken bir bilimkurgu klasiği olabilir. Aksiyon dolu, etkileyici psikolojik tahlilleriyle toplum yansımalarını çok güzel işleyen bir kitap olmuş. Kesinlikle iyi bir ahlak hikayesi diyebilirim.

*25/02/2018 14:08  güncellendi.
Ayşess 19/02/2018 20:35

Öncelikle bu kitabın nasıl yazıldığından bahsetmek istiyorum. Yazar Türk filmlerindeki senaryoları aratmayacak bir olayla karşı karşıya kalıyor. Doktoru ona kanser olduğunu ve çok yakında öleceğini söyleyince, yazar, öldükten sonra eşi maddi sıkıntı çekmesin diye bu kitabı yazmaya başlıyor. Aslında o zamana kadar hiç tanınmayan biriymiş. Daha sonra yanlış teşhis konulduğunu öğrendiğinde kitap çoktan raflarda yerini alıyor, tabi bu sırada yazarımız artık dünyaca tanınan bi yazar oluyor. Hastalık sürecinde, o an ki psikolojisini yansıtıyor. Alex, Dim, Georgie ve Pete adında dört karakterden oluşan bir çete var. Baş karakter ise Alex. Zaten kitapta her şey onun ağzından anlatılıyor. Yaratılan dünya tam anlamıyla bir distopya. Nefret duygusu yoğun bir şekilde işlenmiş. Okuduğum distopik kitapların en iyisiydi diyebilirim.

*19/02/2018 22:46  güncellendi.