Solaris Stanislaw Lem

Solaris

Stanislaw Lem  

Solaris gezegenine yapılan uzay yolculğu ve bu gezegenin okyanusu üzerinde geçen zaman, aslında bir insan beyninin derinliklerine ulaşan analizin yansımasıdır. Okyanus, kendi üzerinde çalışan görevlilerin belleklerinde geriye itilmiş kişilikelri cisimleştirerek karşılarına getirir. Kris'in kendisini terk etmesi yüzünden yıllar önce bir iğneyle yaşamına son veren Rheya, uzmanın bilinçdışındaki en büyük patojendir. Solaris'te çalıştığı süre içinde, beklenmedik bir biçimde geri dönen Rheya ile yaşamaya alışması gerekmektedir. Canavarlaşan sevgilisinden onu uzaya fırlatarak kurtulmaya çalışması da umutsuz bir çabadır, çünkü okyanus her patojeni sonsuza dek yeniden üretebilir. Solaris'in dokusunu, yirminci yüzyılın çatısını kuran felsefi argümanların bir kısmı oluşturuyor. Analitik gelenek içerisinde yer alan epistemolojik şüphecilik söyleminin verdiği ünlü 'tüpteki beyin' örneği, romanın genel çerçevesiyle çakışıyor. Freud'dan Jung'a uzanan çerçevedeki birçok psikanalitik kuram da metinde karşılığını buluyor. Solaris, hem Stanislaw Lem'in romanları arasında, hem de bu yüzyılın roman geleneği içinde özel bir yere sahip. Lem'in bu romanından yola çıkarak Tarkovski'nin ürettiği aynı adlı film de, son kırk yıl içinde bu tarzda yapılan en iyi filmler arasında sayılabilir.


  • Dizi: Çağdaş Dünya Edebiyatı Dizisi
  • Sayfa Sayısı: 236
  • Boyut: 13cm x 19cm