Yesili Hoca Ahmet Mustafa Necati Sepetçioğlu

Yesili Hoca Ahmet

Mustafa Necati Sepetçioğlu  

Suların akış yönünde, akışındaki çağıltılar da yön değiştirdi, birbiri üstüne döndü, çemberlenmiş dünyalar oluştu bir anda... Sular o dünyalara aktı... Sular, fısıltılarla kaynaştı bir kere daha; su kabarcıklarına benzer fısıltılar birer ışık damlası olmuştu arı kuşlarının uçuşunda, bir o yandan bir bu yana uçuşuyordu: Kostantiniyye! Kostantiniyye! Kostantiniyye... Vrum! Ne kadar sürdü bu akıl almaz canlanış bilemiyor; bu diriliş hareketlenmesinin sonu yıldız yorgunluklarının dinlenişini hatırlatır bir sükunlu duruluşa vardı, durgunluk geldi... Sanki birkaç bin kere birkaç bin yıldızın yayıldığı gökyüzü yeraltına kapanmış dinlenmeye çekilmişti, birkaç bin kere birkaç bin yıldız yorgunluk gideriyordu. Bu da kısa sürede. Yeraltı güneşleri doğdu dört bir yandan, Yesili Hoca Ahmed Basra'nın, Şam'ın, Haleb'in de ötesini gördü, Kudüs'ün yukarılarını Kostantiniyye'ye, Vrum ülkesine doğru seyretti. Seyrediyorken bir ceviz ağacı, göğsü güzel, gölgesi kaba görkemli bir ceviz ağacı baş verdi, ortaya çıktı... Dallandı budaklandı, çatak çatak cevizler sarktı burçlarından. Hıçkırmak üzereydi Yesili Hoca Ahmed, göğüs boşluğundan sonsuzu hatırlatırcasına: 'Yaa Hak... Huuu!' çıktı; 'Hayat şimdi başlıyor Tanrım, asıl şimdi başlıyor hayat' diye haykırdı. Sonrası... Sonsuzluktu!" VE İLK SÖZ Ve son söz yazarın ilk sözü: "Bu kitabın son sözünü okuduğunda belki aklında bir şey kalmayacak, fakat yaşadığın dünyayı düşüneceksin... İstesen de istemesen de!.."


  • Sayfa Sayısı: 1020
  • Boyut: 13,5x19,5cm