"... Donuk bir heykel gibiyim. İçimde bir düğüm, bir hiddet topacı... Karım ve çocuklarımın yüzleri sapsarı. Her hareketimi izlercesine gözlerimin içine bakıyorlar. - Ne oluyor, anlatsana? Diye soruyor hanım. - Olan olmuş, kafirin torbası dolmuş... - Ne demek istiyorsun? - Bilirsin, Türk'ü çok sever gavur. Her sevişinde de suyunu çıkarır. Bu defa sevgi gösterisinde bulunmuşlar. Siz bizdensiniz, bizim milletimizsiniz deyip, kucaklamışlar, bağırlarına basmışlar. Ancak her halde o büyük sevgiden olacak, fazlaca sıkmışlar. Lakin bu kez sularını değil, Türk adlarını çıkarmışlar. Anlaşıldığına göre bazılarının da canlarını çıkarmışlar. Senin anlayacağın, hepsini Bulgar yapmışlar..."