Karl Marks, kapitalist sömürüye karşı sürdürülen mücadelenin, toplumsal önderinin işçi sınıfı olduğunu ve insanlığı sınıfsız topluma götürecek toplumsal değişimlerin ancak bu sınıfın mücadelesinin eseri olabileceğini günümüzden yaklaşık yüzyıl önce göstermişti.
Bugünün işçi sınıfı Marksın dönemindeki işçi sınıfından farklı. Günümüzde, işçi sınıfının küçük b ir bölümü sanayi sektöründe çalışıyor. Teknolojinin gelişmesi, kamu hizmetlerinin yaygınlaşması giderek daha fazla insanı beyaz yakalı işçi haline getiriyor.
1980lerin başından itibaren, sol içinde, işçi sınıfının sosyal ve politik bir güç olmaktan uzaklaşmaya başladığı iddia edilir oldu. Bu kitap, proleteryaya elveda diyenlere maksistlerin yanıtıdır.
Callinicos ve Harman, marksist sınıf kavramının nasıl tanımlanması gerektiğinden başlayarak, istatistiklerle destekledikleri çalışmalarında, kriz dönemlerinin daima kapitalizmin yeniden yapılanmasına denk düştüğünü ve işçi sınıfının da bu sürecin bir parçası olduğunu savunuyorlar.
İşçi sınıfının bileşimi farklılaşıyor ama proletarya, toplumsal değişimlerin biricik öznesi olarak hala egemen sınıfların karşısında duruyor.
Kitap Beyaz yakalı işçilerin egemen sınıfa karşı sürdürdüğü mücadelenin giderek keskinleşmeye başladığı Türkiye için de öğretici tartışmalar ve ilginç saptamalar içeriyor.