Amok Koşucusu Stefan Zweig

Amok Koşucusu


Ayşess2/25/2018 12:20 PM

Bu kitapta yedi kısa hikaye yer alıyor. Hikayelerde, insanların hayatlarının çöküşünü ve ruh hallerini yansıtılıyor. Tam anlamıyla trajik olaylar silsilesi yer alıyor. Göze çarpan birkaç hikayeden bahsetmek istiyorum. Birinci hikayede, Paris prensesinin iktidarını nasıl kaybettiğini anlatıyor. Bununla birlikte, prensesinin kaybettiği iktidarı sonrasında nasıl yok olduğunu, yok etme içgüdüsü içerisindeyken, yok olma yolunda nasıl ilerlediğini görüyoruz. İkinci öyküde Fransız komutanın, askerlerinin almanlar tarafından esir olması ile yaşadığı o çaresizliği anlatıyor. Yalnız bu hikayenin sonunda çok çarpıcı bir olay daha yaşanıyor. Amok koşucusu öyküsünde ise, bolca kişilik çözümlemeleri yer alıyor. Napoli'den Oceania'ya giden bir gemideki Alman asıllı yolcunun (anlatıcı), gemide bir doktor ile tanışmasıyla başlıyor. Doktor yüzünün görünmemesi için gemide herkes uyuduktan sonra güverteye çıkıyor ve bu sırada yolcu (anlatıcı) ile tanışıyor. Doktor ona tüm sırlarını anlatıyor. Endonezya'da doktorluk yaptığı sırada bir kadın ile başından bir olay geçiyor ve bu olay onu obsesifliğe doğru itiyor. Takıntılı bir şekilde o kadının peşine düşüyor ve iyice deliye dönüyor. Amok koşucusu (Almancada) ise delirmiş, gözü kara bir saldırganı tanımlamak için kullanıyor ve doktor da kendini Amok koşucusuna benzetiyor. Doktorun gemide olma amacının aslında çok farklı olmasının gizemide bu hikayede anlatılıyor. Doktorun Endonezya'nın yerli halkından söz ederken kullancığı cümlelerden yola çıkarak, kitapta ırkçılıktan söz etmek mümkün. Bu hikayenin aynı zamanda tiyatro oyunuda yapılmış. Zweig, bu kitabı salt bir şekilde ve aynı zamanda yedi ayrı hikaye ile özetlemeye çalışmış.