Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Çocuklar ve gençler egoist duygularla büyümekte, sadece kendilerini beğenmektedirler. Sığ ve fakir ruhlu bu insanlar aynı zamanda tembel, ahlaksız ve şehvet düşkünü birer sapık olarak toplum hayatına dahil olmaktadırlar.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Sonuç olarak, hiçbir şeye ve hiç kimseye -vatanına, insanlara, emeğe, büyük fikirlere, anne babasına ve nihayet, kendisine -saygı ve sevgi duymayan insanlara dönüşüyorlar.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Herkes hayattan mümkün olduğu kadar fazlasını almaya çalışırken, hayata da bir şeyler katmak gerektiğini düşünen yok. Egoist, hırsız, istismarcı ve asalak olarak atıldıkları hayatın anlamını bu asalaklıkta görüyorlar.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Çocuklarınız büyüyerek, birer genç kız ve delikanlı olduklarında, onlarla gelecek hayatları ve yapacakları işlerle ilgili konuşmaya başlayacaksınız. Onları mühendis, memur, tüccar, doktor veya avukat olarak, en fazla kazanç getiren mesleklerde görmek isteyecek, rahat ve kazançlı işlere yerleştirmek için çabalayacaksınız. ...
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Açık söylemek gerekirse, çocuklar anne babaları ve çok sayıda teyze ve amcaları ile birlikte aynı evde yaşasalar da, bir yetim gibi büyümektedirler. Onları çok iyi yedirip giydiriyor ve sağlıkları ile ilgileniyor olabilirler, fakat çocuğun zekası ve kalbinin temizliği konusunda çok az kafa yoruyorla r. ...
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
İnsanlar dar ve havasız odalarda uzun süre hareketsiz oturmak zorunda bırakan şehir hayatı vücudu deforme edebilir. Bu hayat tarzı kasların gevşeyerek zayıflaması, kanın zehirlenmesi ve vücut çevikliğinin giderek azalarak, insanların hareketsiz hale gelmesi sonucunu doğurur. Bunu bir de iyi düşünülm eden, gereksiz yere çok uzun tutulan okul dönemini ekleyin. Sonuç: İnsanı canlı ve dinç tutması gereken bilginin yerini bilgiçlik taslayan bir zihniyet almakta, öğrencilerin beyni çeşitli kitaplardan yapılan sayısız alıntılarla 'yıllar, isimler, ölçüler, formüller ve cansız kurallarla' adeta bir çöplüğe dönüşmektedir. ...
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
İnsanlar bu şekilde kendilerini kandırıyorlar. Günlerini, aylarını, hatta yıllarını uydurma olayların anlatıldığı romanları okuyarak geçiriyorlar. Bir iş yaptıklarını sanıyorlar, ama ülkede kültür emekçileri yok.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Halkın içinden çıkan her büyük şahsiyet yakıcı güce sahip birer büyüteçtir. Bu büyüteç halkının en güçlü yönlerini ve zekasını kendi kişiliğinde birleştirerek, hem kendi halkını hem de diğer halkları temsil eden milyonlarca insanı ateşlemektedir.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Herkes akıntıyı geminin yarattığının ve ileriye doğru hareket ettirdiğinin farkındadır. Burada itici güç gemidir, akıntı ise yüzmekte olan geminin gücünü yansıtan bir sonuçtur.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Tarih bazı devlet ve halkların kaderiyle ilgili sert hükümler verirken, diğer devletlerin örneğinde bizlere ders vermekte, toplumsal hayatın temellerinin nasıl ve hangi yöntemlerle sağlamlaştırılacağını, halk kitlelerinin eğitilerek, iki ayaklı hayvan sürüsüne veya büyük bir karınca yuvasına dönüşme lerinin nasıl engellenebileceğini ve insanların, aklın hakimi olduğu, mutlu bir hayatın yaratıcısı olan sanatkar gibi yetiştirilmeleri için hangi yolun izlenmesi gerektiğini göstermektedir. ...
Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı
Varoluşçu bir felsefeci olan Albert Camus şöyle demiştir: "Mutluluğun nedenini aramaya devam ederseniz asla mutlu olamazsınız. Yaşamın anlamını ararsanız asla yaşayamazsınız." Ya da basitçe: Çabalamayın.
Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı
Kafaya takmama sanatı, hiçbir şeye aldırmamak değil, amaçlara ulaşmaya çalışırken karşına çıkan tersliklere aldırmamak demektir.
Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı
Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve paradoksal olarak, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir.
Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı
Olumsuz duygular eyleme geçme çağrısıdır. Onları hissetmenizin nedeni 'bir şey yapmanız gerektiği'dir.
Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı
Mutluluk bir eylem biçimidir, bir etkinliktir, edilgen bir şekilde size bağışlanmış bir şey değildir.
Hayvan Çiftliği
İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.
Yürümenin Felsefesi
Kitaplar gündelik yaşamın sıkıntısından kaçış değil, bir yaşamdan ötekine geçiş aracı olmalıdır. Yaşamak için ayağa kalkmamışken, yazmak için oturmak nasıl da beyhudedir.
Yürümenin Felsefesi
Sade bir yaşam için haftada bir gün çalışmak yeterli. Geriye kalan günlerde çalışmak işe yaramaz olanı, nafile olanı, lüks olanı kazanmak içindir ve ömür törpüsüdür.
2018 Okurhan
İletişim
Kullanım Koşulları