Yabancı Hayvanlar BİLİNMEYEN

Yabancı Hayvanlar

BİLİNMEYEN  

"Yabancı hayvanlar" sözü ne anlatıyor size? Hayvan kadar yabancı olanı mı? Yabancısı olduğumuz hayvani yanımızı? Ya da öykümüzün içinden tesadüfen geçen bir hayvanın, istemeden de olsa birdenbire uyandırdığı yanımızı mı? Yabancı bir dilde yazıldıkları için, bize bir o kadar yabancı gelen hayvanları mı? Gizleri, bilinmezlikleri, kudretleri ve yabancılıklarıyla hâlâ bizim için dünya gerçeğinin acımasız ve ürkütücü yanlarını temsil eden hayvan gerçekliği ne kadar uzak bize, ne kadar yakın? Hatta içimizde? – Murathan Mungan İçindekiler Önsöz, Murathan Mungan Düş Kaplanları, J. L. Borges Boş Kafes, Patricia Highsmith Sülün, Raymond Carver Kırmızı Kedi, Luise Rinser Domuz Avı, Ernst Jünger Orta Boy Bir Sinek, Knut Hamsun 15 No'lu Vaka Dosyası: Melinda, Tama Janowitz Su Kaplumbağası, Patricia Highsmith Yaz, Julio Costazar Yılan, John Steinbeck Yağmurdaki Kedi, Ernest Hemingway Muzbalığı İçin Bulunmaz Bir Gün, J. D. Salinger Gabriel-Ernest, Saki Tigrela, Lygia Fagundes Telles Kedi Uyumu, Julio Costazar Parça Önsöz, s. 9-15 Bugüne dek hazırladığım seçkiler içinde en şiirsel olanının bu kitap olduğunu düşünüyorum. İlkin, anlamını hemen elevermeyen adından ötürü. (Ya da adından başlayarak diyelim...) Sonra, daha çok bir duygunun, hatta kitap boyunca bütünlüğünü bozmayan bir duygu halinin seçkisi olduğu için... Gizemli, belirsiz bir doğası olan, bizi öteki'yle, kendi öteki'mizle yüzleşmeye, karşılaşmaya çağıran bir duygu bu. Yabancı Hayvanlar'ı bir seçki olarak düşünmeye karar verdiğim anda malzeme adını da beraberinde getirdi. Nicedir hazırlamakta olduğum çeşitli seçkiler kendi takvimleri içinde kendi zamanlarını katederlerken, doğrusu Yabancı Hayvanlar'ı beklemiyordum. Tuttu bir sabah çıkageldi. Bütün yabancılar gibi. * Ne demek "yabancı hayvanlar"? Bize yabancı olan hayvanlar mı? Uzak, tuhaf, tanımadık, yabanıl, az bilinen, hiç bilinmeyen, egzotik? Bize yerli olan hayvanlar hangisi acaba sorusunu yedekleyen, sonra onu da geçersiz kılan bir çağrışım tetiklemesinin başlangıcı sanki. Her hayvan yabancıdır aslında. Yalnızca biz bazılarını diğerlerinden daha çok tanırız. Tıpkı insanlar gibi. Yabancı dilde yazılmış hayvan öyküleri demek olabilir mi peki? Olabilir elbet. Kitabın tanımlanmasını bir yanıyla kolaylaştırabilir, ama içeriğini açıklamaya yetmez. Koyduğum andan başlayarak bu adı çok sevdim. Ev içinde kendi kendime yüksek sesle yineleyip duruyordum: Yabancı Hayvanlar. Yabancı Hayvanlar. Eski kabilelerin kutsama ayinlerini duyuyordum sanki kanımda. Kanım ürperiyordu. Siz de öyle yapın. Bu adı yineleyin. Bir an hiç bilmediğiniz bir dilde size söylenmiş bir şeyi birdenbire anlayıverdiğinizi göreceksiniz. İçinizde size yabancı bir yer birdenbire kamaşarak ışıyacak. Bunu bir başkasına anlatamayacaksınız belki, ama bütün varlığınızla hissedeceksiniz. Sonra insanın bir an bütün varlığıyla hissettiği bir şeyi, bir başkasına kolay kolay anlatamayacağını keşfedeceksiniz. Hatta bazen anlatmaya gerek olmadığını. Yukarıda sözünü ettiğim duygu bu işte. Bu seçki daha çok bir duygunun kitabı derken bunu söylemeye çalışıyorum. Elbette buradaki öyküler, belli bir bağlam çevresinde, bir üstbaşlık altında toplanarak, belli bir tempo ve dramaturji gözetilerek art arda dizildiler; ama okudukça, daha ilk öyküden başlayarak göreceğiniz gibi, ayrı yazarlık dünyalarına sahip birbirinden farklı bu yazarlar, neredeyse kendi aralarında sözleşmişçesine aynı duygunun izini sürüyor, sürdürüyorlar. Sanki bir öncekinden devraldıkları bir şeyi, bir sonrakine devrediyorlar. Diğer öykülerden ve bir gün bir araya getirilebileceklerinden habersiz yazılmış bu öyküleri birbirine bağlayan temel şey, bir hayvanın varlığı ve aracılığıyla kendi doğamıza ya da örtülü duran gerçeğimize ilişkin pusuda bekleyen belirsiz bir şeyi dile getirme, hissettirme çabası... Öykülere atmosferini de bu veriyor zaten. Ayrı yazarlık dünyalarına karşın, ağızda hemen hemen aynı tadı bırakan bu öyküler, dünyanın o kadar da güvenli bir yer olmadığını, içinden çıktığımızı sandığımız ormanların pusuda kendi kendine işleyen yasalarını hatırlatıyorlar.


  • Dizi: Metis Edebiyat Dizisi
  • Sayfa Sayısı: 139
  • Boyut: 13,5x19,5