Benim ülkemde; düşünce hayatın düşmanı, kötülüğün simgesi olarak görülür. Düşünsel değerlere tutkuyla bağlı, soru soran – arayan – kovalayan zihne sadece düşmanlık edilir. Düşünen insanın korunağı yoktur… -Benim ülkemde; iktidar ve güç uğruna hiçbir şeyden çekinmeyen her zorba güç, yalnızca kendi isteğinin onaylanmasını, gururunun okşanmasını ister… -Benim ülkemde; kafasıyla değil, ağzıyla konuşan yorumcular – açıklayıcılar, gerçekleri başka kalıplara sokarak özgürlüğü çürütmenin gönüllü aracılığını yaparlar… -Benim ülkemde; bir gazeteci – yazar hapse atılarak yayınevine, gazetesine baskı yapılarak, sonsuza kadar sessizliğe – unutuşa mahkûm edilmeye çalışılır… -Ama benim ülkemde; gerçekler de inatçıdır. Mutlaka yazılır. Samizdat gibi… (Tanıtım Bülteninden)