"Ben, Fâtimâ Binti Ebû Nâsır, Roma esir pazarına getirilinceye kadar, üç ayrı yerde, Ephessus, Byzantion ve Atina'da çıkarıldım köle tüccarlarının karşısına. Bana da, dayıma da, korsanların istedikleri fiyata alıcı çıkmadı, bizi beğenen olmadı, daha doğrusu buna olanak vermedik." Oğlum Yiğit Bener'in, Paris'te St. Clous Lisesi'nde okuduğu sırada, aynı zamanda Fransız Komünist Partisi'nin Polit Büro üyesi olan tarih öğretmeni, Roma tarihini anlatırken, o günlerde en şiddetli dönemini yaşayan Vietnam Savaşı'ndaki ABD'nin emperyalist konumu ile Roma İmparatorluğu'nun Türkmenistan'a kadar uzanan sömürgeci politikaları arasında ilginç koşutluklar bulunduğunu gösteriyordu. Bu fikirden hareketle, ABD'nin son yıllarda iyici su yüzüne çıkan emperyalist politikalarıyla alttan alta benzerlikler bularak, daha önce Roma'nın temsilcisi olduğunu söylediğim Macellos Da Vinci'nin Ortaasya'ya nasıl geldiğini anlatmanın eğlenceli olabileceğini düşündüm. Erhan Bener Erhan Bener, Macellos Da Vinci'yle bizi bir yolculuğa çıkarıyor. Tarihin, bildiğimiz "yorumundan" farklı, tarihsel gerçekle kurmaca arasındaki değme noktasında yeni bir bakışla geçmişimize götürüyor bizi. Bener'in kurduğu dünya, tarihsel bilgimizi sorgulamamıza yardımcı olduğu kadar, geçmişimize yön veren tarihsel "yasalar"ın da üzerine yeniden düşünmemizi sağlıyor...