Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği kadar gerçek, destansı bir aşkın öyküsü…"Biliyorum, imkânsız aşk bu!" demişti Murat. "Ama hükmedemiyorum kendime. Çünkü, YÜREĞİM SENİ ÇOK SEVDİ!" Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını: yüreğim seni çok sevdio yürek talano yürek yangın yerio yürek seni istiyorbir tek seni... Aslı ile Murat'ın İstanbul-Bursa-Amerika üçgeninde yaşadıkları destansı aşkın öyküsü.(Tanıtım Bülteninden)
Aslında çokta öyle aşk hikayesi seven biri değilim, kitabı okumaya karar vermemdeki en büyük sebep tabi ki çok okunanlar arasında yer almasıydı. Başlangıçta her ne kadar klasik bir aşk hikayesi olsa da, okudukça beni geçmişe sürükledi. Aslı ile Murat'ın arasında geçen aşk bir hikayesini anlatıyor. Kitabı okurken bunun bir kurgu olduğunu unutup, kendimi tamamen bu hikayenin gerçekliğine kaptırdım. Sürükleyici olmasının bir güzel etkenide Nazım Hikmet'in şiirleriyle dolu olması. Kitap bittikten sonra Bursa'yı görmek istedim açıkcası. Dikkatimi çeken bir nokta daha oldu, Piraye ile o kadar çok benzerlik var ki başlangıçta aynı kitabı okuyorum hissi yarattı bende. Kitapta ki Aslı karakteri ile Piraye'nin çok fazla benzer özellikleri var. Belli bir kısımdan sonra iki kitap biribirinden ayrılmış. İlk önce Piraye'yi okumasaydım eğer daha çok beğeneceğimi düşünüyorum.