Düşkıranlar B. Sadık Albayrak

Düşkıranlar

B. Sadık Albayrak  

Tekellerin kültürünü üretenler ve yaygınlaştıranlar' düşkıranlar' dır. Televizyon, düşkıranların başta gelen araçlarında biri; insanı uyuşturarak yaratıcılığını yok ediyor. Televizyon içerdiği müzik, sinema, dizi film, haber programlarıyla topyekun bir düşkırıcısıdır. Televizyonun insan yaşamının 'boş zamanlarını' işgal etmesi, kapitalist sistemin büyük başarısıdır. Gündüz üretimde esir edilen emekçi, gece televizyon karanlığında uyutulmaktadır. Tekellerin kültür sanat kuşatması altında yaşan insan, kendi yaşamına ve ihtiyaçlarına yabançılaşmıştır. İnsanın kendini görebileceği, yaşamını bulabileceği, özgürlüğü duyumsayabileceği gerçekçi bir sanata ihtiyacı vardır. İnsanın eylemi içinde düşlerin yeri önemli, insan, gerçekliği güzelleştirmek ve değiştirmek için olması gerekeni düşler, düşünür ve harekete geçer. Zengin düşler için zengin bir kültür birikimine ihtiyaç var. Bu kitaptaki incelemelerin bir bölümünde insanlığın kültür sorunu ele alınıyor. insanlık soyutlaması bugün hangi gerçeklite hayat buluyor? Kapitalizmin tekelci aşamasında insanlık alabildiğine kısıtlanmıştır. Kültür de, insanın varoluş koşularını olarak bu kısıtlamanın sınırları altındadır. Tekellerin hakim olduğu bir dünya, insanı fabrikasyon mamullerin yanı sıra, fabrikasyon fikirlerin, duyguların ve imgelerin müşterisine çevirmiştir. İnsan fabrikasyon mamüllerin yanı sıra, fabrikasyon fikirlerin, duyguların ve imgelerin müşterisine çevirmiştir. İnsan, yaşamının her alanında müşteri haline getirilince, en itibarlı mesleklerden birinin reklamcılık olmasına şaşmamak gerekir. Gençlerin kendileri için kurdukları gelecek düşleri, 'işletmeci' olmak ve çok para kazanmakla sınırlıdır. Müşteri bir insanlık için, pazarlamacılık mesleği, iş ilanları gazetelerin başköşelerinde yerleşmiştir. Bu türden gerçeklerin kuşatması altında, tekellerin ekonomi politiğinin zoruyla, kültürü ve aynı anlama gemek üzere insanlığı geriliyen bir toplumda yaşıyoruz. Bu toplumun ve dünyanın kendi karanlığı için uydurduğu bütün tanımlamaları bir kenara itmek gerekiyor. Ne 'bilgi toplumu', ne 'refah ülkesi ', ne de 'yeni dünya düzeni'; baştacı edilen cehaletle, önünde secdeye kapınılan dinleriyle, yalan üreten kitle iletişim sistemiyle, zorbalık ve bağımlılıklar yoluyla ayakta tutulan emperyalizmiyle yeni bir ortaçağda yaşıyoruz. Bu ortaçağa, egemeninin nitelemesiyle, tekellerin ortaçağı tanımlaması uygun düşüyor. Bu kitaptaki eleştirilerde tekellerin ortaçağında kültürün çeşitli cepheleri sorgulanıyor.


  • Dizi: Araştırma İnceleme Dizisi
  • Sayfa Sayısı: 254
  • Boyut: 13cm x 19cm