Okur Değerlendirmeleri
teşekkür
Mahfi Eğilmez tavsiyesi üzerine...
Kitap; "odaklanarak" ve "pürdikkat" ile çalışma gerekliliğini, işe ve kişinin hayatına katacağı değerleri öyle güzel işliyor ki; biraz anlatmaya çalışalım.
Kariyerlerinde, yaşantılarında diğer iş arkadaşları - yaşıtları, aynı yolda yürüyenler ya da yola birlikte çıkmış olanlara fersah fersah fark
atabilmiş kişilerin ortak yönünün "odaklanma becerisi" olduğunu açıkça ortaya çıkartıyor.
Olması gereken "pürdikkat odaklanarak çalışmak" iken; günümüz çalışma ortamında nelerle boğuştuğumuzu, ne sebeplerle odaklanmayı ıskaladığımızı örnekleyerek ortaya koyuyor, gün yüzüne çıkartıyor.
Psikolojik, nörolojik, felsefik argümanlarla "odaklanmanın, odaklanarak çalışmanın" önemini ve bilgi ekonomisinde (kodlama yapan, tasarım, içerik üretimi gibi bedensel değil zihinsel emeğe dayalı günümüz çalışma hayatını kastediyor) "pürdikkat" çalışmanın en az zanaatlara dayalı ekonomideki kadar somut bir tatmin duygusu sağlayabileceğini anlatıyor.
Kitabın ilk bölümünde, pürdikkat çalışmanın önemi (derinleşerek çalışılmış iş neticesinde el edilen kaliteli sonuçlar ve üst düzey verim gibi), gerçekten kapsamlı ve tatmin edici bir şekilde ele alınıyor ve sizi buna ikna ettikten sonra, ilerleyen bölümde bu şekilde çalışabilmeye ve odaklanabilme becerisini kazandırmaya yönelik öğretici metod, disiplin ve deneyimlere yer veriliyor.
Lechter ve Kiyosaki'nin bu eseri para, tasarruf, parayı çalıştırma konularında kesinlikle farkındalık oluşturacak nadide kitaplardandır.
Başarılı olma gayretiyle, doğrudan - bayağı bir okul hayatı, ki sonrasında kapağı bir firmaya atıp ekonomik özgürlüğünü kazanabilesin. Kazandığınla kendini ancak
çevirebildiğin bu iş hayatında, hayat standardını bir basamak daha yükseltme adına, kendini gösterebilmek, güven kazanmak, fazla prim-bonus için, zam için, terfi için didinir, sabır eşiğini zorlarsın. Tavşanın önüne konulan havuç misali… Yine daha kaliteli bir yaşam sürebilmek için ev, araba alırsın. Bunların kredi borçlarını ödeyebilmek, yükselttiğin standartlarını muhafaza edebilmek için bu düzende birkaç yıl daha devam edecek gibiyim der, devam edersin…
Kimilerinin "nihai amaç" olarak görüp peşinden koştuğu, kimilerinin bir girdap olarak görüp kendini bir an evvel kurtarmak istediği bu genel durumu "Fare Kapanı" olarak net bir çerçevede, bizim burada ele aldığımızdan daha geniş irdeleyip isimlendirmiş, teşhisi koymuş bu eser. Kitapta "kapan" olarak nitelendirilen durumun "ideal" olarak görülmediği aşikar.
1 yıl kadar önce okuduğum, zaman zaman alıntılarını taradığım bu eser için aklımda kalan "Fare Kapanı" tanımını bu şekilde aktardım. Eserde; söz konusu fare kapanı ya da yarışına farkında olarak ya da olmayarak sizi yönlendiren, bu kapana kapılmış insanlar ve bunların karşısında olup finansal özgürlüğü kazanmış ya da kazanma yolunda olan zenginler, patronlar olmak üzere iki grup ve mantaliteleri işleniyor.
Fare kapanından kurtulma, finansal özgürlüğü elde etme yolunda önemli noktalara değiniliyor. Söz konusu noktalar da değerlendirmenin başında "farkındalık oluşturacak" diye nitelendirdiğimiz hususlardan kılıyor bu kitabı.
Net, açık, kapsül gibi. Ne mutlu sindirip tatbik edebilene.
Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451’i, zamanımızın en önemli ve etkili kitabıdır. Yaklaşık 65 yıl önce yazıldığı zaman, sanki o zaman başlamış gibi görünen olaylar zincirini anlatıyor.
Guy Montag, kitapların halktan korkan bir hükümet tarafından yasaklandığı izole bir toplumda tek başına yaşayan bir
itfaiyeci. Kitapta, baskıcı yönetim tarafından bildirilen herhangi bir kitabın yakılması itfaiyecilerin görevidir. Montag kitap tutkunu bir kıza aşık olduktan sonra yakılması emredilen kitapları saklayıp okumaya başlıyor. Daha önce hiç bir şekilde sorgulamadan görevini yerine getiren Montag, bu ilişki sayesinde hükümetin kitap yakma nedenlerini sorgulamaya başlıyor.
Fahrenheit 451, zalim bir hükümetin hüküm sürdüğü, İtfaiyecilerin ateş söndürmek yerine ateş yaktığı bir kitap. Kitabın sonlarına doğru oldukça ürpertici olan Ray Bradbury’nin ustalığının okyucuları cezbettiğini düşünüyorum. Fahrenheit 451 sadece heyecan verici bir roman değil aynı zamanda geleceği de uyarıyor.
Beni asla bırakma, çocukluktan beri arkadaş olan Kathy, Tommy ve Ruth’un arasında Hailsham’da geçen olayları anlatıyor. Bu üç arkadaş insanlara organ sağlasınlar diye klonlanmışlar. Kitap bu yüzden bilimkurgu kategorsinde yer alıyor.
Beni Asla Bırakma’nın film versiyonu 2010 yılında gösterime gi
rdiğinde her ne kadar olumlu yorum alsa da haklı olarak bir çok izleyici filmi iç karartıcı olarak bulduğunu söyledi. Ayrıca kitapta fazlaca cinsel içeriklere de yer verilmiş. Bu yönüylede oldukça eleştirilmiş.
Bence bu kitap düşündürücü olmasıyla birlikte aynı zamanda gelecekteki dehşet verici, unutulmaz bir dünyayı anlatıyor.